BİR
HA(L)T OLMAZ
DİYENLERE!
İyi yâda kötü, yıllardır, bu memleket topraklarında,
kendi emek ve çabalarımızla, şehrimizin büyük bir eksikliği olan, adına
yakışmayan, âşıkların diyarında, tiyatro(culuk) yapmaya çalışıyoruz. 2 yıldır
oluşturduğumuz, bence şuan uşağın en iyi tiyatro oyuncularıyla birlikte, fakir
bir tiyatro ekibimiz var.
Yaptıkları işte; en iyi olmalarının sebebi, çok basit.
Bağımsızlık! Ne bir partiye, ne bir cemaate, ne bir ideolojiye, ne bir
sermayeye, nede bir kuruma yâda kişiye bağlı. Bağımsız bir tiyatro; şu zamanda
ne kadar çok ihtiyaç duyduğumuz bir cümle. Bağımsız tiyatro, Bağımsız Türkiye.
Para kazanmak, şan, şöhret için yaptığımız, bir iş değil, sadece felsefesine
inandığımız bir güç, kutsal bir emek, bizim için, ne devlet kurumlarının, nede
başkalarının ihtiyacını ya da söylemlerini değil, sadece bu toprağın insanı,
bağımsız Türkiye diyenlerin sahnesi olduk…
Sonsuza kadarda böyle devam edeceğine inanıyorum… Tiyatromuzun
İsmine özelikle karşı çıktığım bir durumdur ama tiyatronun kurucuları tarafından
( fatih, rifat, Gökhan ve tüm ekip)
isminin hakan Atalay tiyatrosu olmasını istediler, (beni onura etmek için)
tiyatronun sahipleri onlar, ben sadece onların gönüllü, ücretsiz, kölesiyim.
onların kölesi olmaktan da, gurur duyuyorum. (bazıları
benim, çok egoist olduğumu, bencil olduğumu, düşünüyorlar. Ünlü bir tiyatrocu ya
da tanınan biri değilim, bu camiada… ve sanıyorlar ki kendi kendime tatmin
oluyor, kendimi büyütüyorum, peh !.. Benim
karşı çıkmam ve de benim dışımda gerçekleşen bir durumdur tiyatro ismi).
Çünkü, onların yeryüzünde sahip oldukları, (kendilerine
ait) tek şey tiyatro. ve hiç kimseye müdahale ettirmeden, kendi düşünce ve
idaresiyle kurdukları, bir tiyatro. Sahnesiyle, dekoruyla, kostümüyle, ismiyle,
bir anne bir baba gibi kendi canlarından, kanlarından, var ettikleri bir
yaşayan sahne. 2 yıldır hiç boş kalmayan bir sahne. Sokak sokak, okul okul, çatal, bıçak gürültü içerisinde, seslerini duyura
bilmek için gırtlak patladıkları. Derme
çarpma, kendilerinin yaptığı sahnede, avm’yi çınlattıkları sesleri, hala devam
etmekte. Ve hala, şu Uşak ta, alternatifi olmayan, bir tiyatro ekibi. Her taşın
altından, mantar gibi çıkan, hakan Atalay tiyatrosu oyuncuları… Hala nedense,
bu çocuklar beğenilmez, görmezlikten gelinir.(bazıları tarafından) bu işin çok
kolay olduğu sanılır. Anneleri, babaları karşı. belediyesi, valisi, işleri
düştüğünde görür. Bu işi bildiğini zanneden, tiyatrocu ağabeyler, ablalar
sizden bir durum olmaz derler. Koca
şehir hep bir ağızdan haykırır, sizden bir HA(L)T olmaz diye!
Ben, her zaman öğrencilerime, dersten önce hikayeler,
fıkralar anlatırım. bir tanesinde burada anlatalım hem konuyu daha iyi
kavrarız!
Bir bilim adamı, bilimsel bir deney
yapmak için, yeryüzünde bulunan, her çift hayvanları, geminin içerisine
doldurarak yolculuğa başlar, bu arada gemideki hayvanlar çiftleşmeye başlar. bu
olay bilim adamı için sıkıntılıdır. Çiftleşme sonucu hayvanlar üreyerek
çoğalmaktadır. Bu durum gemide hiç yer kalmamasına sebep verir. Bilim adamıda
düşünür. Ve hayvanlara seslenir.
-
Bu sorunu
çözmek için Tüm erkek hayvanların cinsel organını keserek makbuz karşılığında
limana vardıklarında geri vereceğini söyler.
Gemideki
tüm erkek hayvanların cinsel organlarını makbuz karşılığı keser. Belirli
zamandan sonra hayvanlar içesindeki dişi kanarya bu durumla ilgili erkek
kanaryayla dalga geçer,
-
Sen nasıl
erkeksin, Allah senin belanı versin, erkekliğinden utan, senden bir durum olmaz
der durur.
Bir gün erkek kanarya diş kanaryaya
bakıp bakıp kahkahalarla gülmektedir. Dişi kanarya sorar;
-
Yahu niye
bakıp bakıp gülüp duruyorsun.
Erkek kanarya;
-
Limana
vardığımızda görürsün der. Kahkahalarla gülmeye devam eder.
Dişi
kanarya kızarak;
-
Niye
gülüyorsun diye kızar.
Erkek
kanarya;
-
eşeğin makbuzunu elime geçirdim, limana varınca o zaman görürsün…
Bizlerden bir durum olmaz diyenlere cevabımız. Limana
varınca göreceksiniz… Bu iki yılda 3 kısa film çekildi festivallerde
yarıştılar, ( hatta bazı yarışma programlarında siyasi bulunarak yasaklandık)
uşakta en çok oynan 2 oyuna imza atılar hala oynamaktalar (dört mevsim bahar
olsa, katil kim) ülkenin en çok oynan hemen hemen tüm kolejlerde oynan
(kolejlerde oynanması beni mutlu ediyor!!! Nedenini öğrencilerim bilir! Benim ilkokula
başlayışımın hikâyesi ile ilgili, inşallah kitabımız, çıktığında okursunuz.)
ödüllü oyunumuz, Nuh’un uzay gemisi,
uşak ta, amatör bir tiyatro olarak, ilk defa bir müzikal, oyun oynayacağız. Müzik
besteleri, dansları, her şeyi bize ait, GÜL CEMALİM, bu toprağın hikâyesini
anlattığımız… Rıfat durmuşun okumuş olduğu üniversite bahar şenliklerinde
tasarladığı afiş 1. Olması (tiyatronun ve kısa filmlerimizin afişini de
tasarlar) ve turneler… Bu koca 2 yılda yaptıklarımız; kendimizin, Yazıp, yönettiği,
oyunlarımız.
4 MEVSİM BAHAR OLSA, KATİL KİM, KORKU=LUK, NUHUN UZAY
GEMİSİ, GÜL CEMAL, KISA FİLMLER, BİR PALYAÇONUN GÜNLÜĞÜ, K.Ö.T.E.K. KÖREBE,
RÖNTGEN (ANAHTAR DELİĞİ), PROLETARYA, İYİ KÖTÜ, UZUN METRAJLI FİLM SENARYOLARI,
ŞAKA, KÖY!
Evet, bizden bir HA(L)T olmaz diyenlere cevabımız.
Yaptıklarımız ve de hedeflerimiz belli, inşallah çok zamanda limana
(hedeflerimize) geldiğimizde göstermek boynumuzun, Borcu oldu. Tüm, HAT
OYUNCULARIN EMEK KOKAN ALIN TERLERİNDEN ÖPÜYORUM. BİZİ DESTEKLEYEN BİZE İNANLARA DA (ÇOĞUNLUKTA) CANI GÖNÜLDEN TEŞEKKÜRÜ BORÇ BİLİYORUM. IŞIĞINIZ VE
PERDENİZ HER DAİM AÇIK OLSUN, DOSTLARIMIZ.
Yazan: hakan ATALAY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder